Türkiye'nin Demografik Geleceği ve Türk Dünyası ile Entegrasyon Stratejileri
4/22/20256 min read


Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn Recep Tayyip Erdoğan 19.04.2025 tarihli bir konuşmasında Anadolu nüfusunun artıştan azalışa döndüğüne dikkat çekti ve bu durumu bir beka sorunu olarak tanımladı ;
https://www.trthaber.com/haber/gundem/cumhurbaskani-erdogan-nufusun-azalmasi-savastan-cok-daha-onemli-bir-tehdittir-904559.html
Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof.Dr Erhan Afyoncu da geçtiğimiz günlerde aynı konuya temas etmişti ;
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/nufus-artmazsa-turkiyenin-gelecegi-ne-olur-tarihci-yazar-erhan-afyoncudan-dikkat-ceken-yorum-turkiye-bir-kabusa-gidiyor-42686636
Türkiye'de doğum oranının düşmesinin birkaç temel sebebi var. Bunlar hem ekonomik hem de toplumsal faktörlerle ilgili:
• Ekonomik nedenler:
• Geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı, konut ve eğitim giderlerinin artması gibi sebeplerle insanlar daha az çocuk sahibi olmayı tercih ediyor.
• Kadınların iş hayatına daha fazla katılması, çocuk sahibi olmayı erteleme eğilimini artırıyor.
• Eğitim seviyesi ve farkındalık:
• Eğitim düzeyi arttıkça çocuk sayısı genellikle azalır. Eğitimli bireyler daha planlı ve kontrollü aile kurma eğiliminde olabiliyor.
• Doğum kontrol yöntemleri hakkında farkındalık ve erişim arttıkça, doğurganlık oranı azalabiliyor.
• Kentleşme:
• Şehir yaşamı, kırsala göre daha pahalı ve zorlu. Bu da ailelerin çocuk sayısını sınırlamasına neden oluyor.
• Kadınların rolü ve bireyselleşme:
• Kadınlar artık sadece "anne" rolüyle tanımlanmak istemiyor; kariyer, eğitim ve kişisel gelişim gibi konulara daha fazla önem veriyorlar.
• Bireysel yaşam tarzları yaygınlaştıkça, evlenme yaşı yükseliyor ve bu da doğurganlığı etkiliyor.
• Toplumsal değişim:
• Evlenme oranları düşüyor, evlilik yaşı artıyor.
• Evlenmeden çocuk sahibi olma toplumsal olarak yaygınlaşmadığı için bu da doğum oranını düşürüyor.
efkannakbayblogspot.com adresinde ki
02.10.2023 tarihli yazımda bu konuya dikkat çekmiştim.
Varlığını devam ettirmekte zorlanan ve baskı altında yaşamına devam eden Türklerin yaşadığı bölgeler ve Türk kökenli toplulukların bulunduğu bazı yerler şu şekildedir ;
Doğu Türkistan (Uygur Türkleri – Çin) "Nüfus 11- 12 milyon"
• Bugünkü Durum: Çin yönetimi altında Uygurlar sistematik bir şekilde kültürel soykırıma uğruyor. Toplama kampları hâlâ varlığını sürdürüyor. Dinî, dilsel ve etnik kimlikleri bastırılıyor.
• Not: En kritik durum burası.
Irak Türkmenleri (Türkmeneli bölgesi – Irak) " Nüfus 2 - 3 milyon "
• Bugünkü Durum: Musul, Kerkük, Telafer gibi bölgelerde yaşayan Türkmenler hem Arap hem Kürt grupların arasında sıkışmış durumda. Siyasi temsiliyetleri az, güvenlikleri tehdit altında, demografik olarak eritilmeye çalışılıyor.
3. Suriye Türkmenleri (Halep, Bayırbucak, Lazkiye çevresi – Suriye) " Nüfus 1.5 - 3 milyon "
• Bugünkü Durum: Savaşın başından beri yerlerinden edildiler. Çoğu Türkiye'ye göç etti. Kalanlar ya rejim baskısı ya da diğer silahlı gruplar tarafından tehdit altında. Eğitim, kimlik, temsil hakları yok denecek kadar az.
4. Kırım Tatarları (Ukrayna – Rusya tarafından işgal altındaki Kırım) " Nüfus 300 - 350 bin "
• Bugünkü Durum: 2014’ten beri Rus işgali altındalar. Ev baskınları, gözaltılar ve sürgünler hâlâ sürüyor. Medya, dernek, eğitim gibi alanlarda büyük kısıtlamalar var.
5. Batı Trakya Türkleri (Yunanistan) "Nüfus 500 - 600 bin"
• Bugünkü Durum: Kimlikleri “Müslüman Yunanlar” diye tanımlanıyor. Türk demelerine izin verilmiyor. Müftü atama krizi, eğitim sorunları ve dernek kapatmalarıyla mücadele ediyorlar.
6. Ahıska Türkleri (Sürgün sonrası diasporada – Gürcistan, Kazakistan, Rusya, Türkiye) "Nüfus 500 -600 bin"
• Bugünkü Durum: Dağıtılmış halde yaşıyorlar. Gürcistan'a dönmek isteyenlerin çoğu kabul edilmiyor. Vatansızlık, yurtsuzluk, kimlik bunalımı yaşıyorlar.
7. Rusya’daki Türk Cumhuriyetleri (Tataristan, Başkurtistan, Çuvaşistan vs.) "Nüfus 8 - 9 milyon"
• Bugünkü Durum: “Özerk” statüleri var ama Rusya 2020 anayasasıyla bu statüleri etkisizleştirdi. Ana dil eğitimi kaldırıldı, Türk kimliği bastırılıyor. Asimilasyon hızla ilerliyor.
Efkan Nakbay: Türkiye Cumhuriyeti'nin demografik yapısı neden tehtid altında?
1. Göç ve Sığınmacılar (Özellikle Suriyeliler ve Diğerleri)
• Resmî rakamlara göre yaklaşık 3,2 milyon Suriyeli geçici koruma altında.
• Afgan, Iraklı, İranlı, Pakistanlı gibi diğer düzensiz göçmenlerle birlikte toplam sayı 5–6 milyona yaklaştığı tahmin ediliyor.
• Bu göçmenlerin bazı bölgelerde nüfus dengesini değiştirmeye başladığı gözleniyor (örneğin Gaziantep, Kilis, Hatay, İstanbul’un bazı ilçeleri).
2. Doğurganlık Oranlarındaki Farklılık
• Türkiye genelinde doğurganlık oranı düşüyor (2,1’in altına indi, bu nüfusun yenilenme sınırıdır).
• Ancak bazı göçmen gruplar ve doğu illerinde doğurganlık daha yüksek. Bu da zaman içinde demografik dağılımda değişim yaratıyor.
3. Genç Nüfusta Yavaşlama
• Türkiye hâlâ genç nüfusa sahip ama büyüme yavaşladı.
• Göçmenlerin genç nüfus içindeki oranı yükseliyor.
• Uzun vadede eğitim, istihdam ve toplumsal uyum sorunları oluşabilir.
4. Etnik ve Mezhepsel Denge
• Özellikle göçmenlerin uyruğu, mezhebi ve kültürü farklı olduğundan, sosyolojik uyum açısından bazı çevrelerde endişeler var.
• Özellikle kalıcı vatandaşlık verilmesi konusu, kültürel ve siyasi dengeyi etkileyebilir.
Evet, Türkiye’nin demografik yapısı gözle görülür şekilde değişiyor. Kısa vadede bu değişim büyük şehirlerde hissediliyor; uzun vadede ise hem ekonomik, hem toplumsal, hem de siyasi sonuçlar doğurma ihtimali yüksek.
Türkiye Cumhuriyeti Demografik Yapısını Nasıl Koruyabilir?
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'ni zorlu bir sürecin beklediğinin altını çizelim. Ekonomi , adalet , eğitim dahil birçok unsurun geniş kapsamlı bir revizyondan geçmesi gerekecek. Mevcut Hükümet de durumun rehavetinin farkına varmış olacak ki 2025 yılı itibariyle " Evlilik kredisi ve Yeni Doğan Çocuklar için teşvik edici çeşitli Aile destek paketleri açıklandı ;
https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/turkce/articles/cx2pnndee0wo.amp
Yeterli midir ? Malesef hayır. Evlilik ve doğum artışlarıyla kısa süre içerisinde demografik dengeyi sağlamak mümkün gözükmüyor. Milliyetci kesim ; "Türkler toprak bırakmaz" söylemleriyle bu duruma karşı gelecek de olsa Türkiye Cumhuriyeti başta Doğu Türkistan olmak üzere varlığını devam ettirmekte zorlanan ve baskı altında yaşamına devam eden Türkleri göç almalıdır. İşkenceler içerisinde asimile olmalarındansa bizimle Türkiye Cumhuriyeti'nde özgürce yaşasınlar. Ki zaten bu şekilde devam ederse 50 sene sonra hiçbiri ben Türk'üm demeyecek. Yani onların orada kalmasının hiçbir manası kalmadı. Irak ve Suriye'yi burada ayırıyorum.
Bölge üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin etkisi çok daha fazla durumdadır. Belki Doğu Türkistan meselesi sebebiyle Çin'e karşı gerekli yaptırımları uygulamakta Türkiye Cumhuriyeti geride kalıyor olabilir fakat Irak ve Suriye'de Türkmenlere karşı kimse Çin'in Uygur Türklerine karşı gösterdiği cesareti gösteremez bilirler ki Türkiye Cumhuriyeti hemen sınırın diğer tarafındadır.
Misak-i Milli hakkımızı koruyabilmemiz için o bölgelerde ki Türkmenlerin varlığını devam ettirebilmesi hayati önem taşımaktadır hatta imkan var ise o bölgelerde ki Türk nüfusunu da arttırmalıyız.
Ve neden imkan olmasın? Suriye'nin yeni Cumhurbaşkanı Ahmed El Şara ve yönetimi ile ilişkilerimizin son derece iyi olduğu ve Ahmed El Şara'nın ; "Sayın Erdoğan'ın lafının üzerine laf söylemem." şeklinde ifadeler kullandığı , Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler , Dışişleri Bakanı Hakan Fidan , ve MİT Müşteşarı İbrakim Kalın'ın Suriye'nin yeni Cumhurbaşkanını ilk ziyaret eden heyetlerden olduğu medyaya yansımıştı.
https://www.aa.com.tr/tr/gundem/bakan-fidan-guler-ve-mit-baskani-kalin-suriye-cumhurbaskani-sara-tarafindan-kabul-edildi/3508993
Neden Uygur Türklerini Suriye'ye yerleştiremeyelim?
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere kullanılmıyor vaziyette olan veya aşiret , tarikat ve benzeri grupların sahiplendiği arazileri neden Uygur Türklerine yaşamak belki tarım ve hayvancılık yapmak üzere hibe edemeyelim? > Efkan: Balkanlarda ve Ortadoğu'da asırlar boyu hüküm sürdüğümüz topraklara belki yakın zamanda tekrar hükmedebiliriz fakat Doğu Türkistan bölgesi için bu mesele kapanmıştır. Yakın bir zamanda bu durum mümkün değildir o sebeple realist bir politika izlemek zorundayız.
Anadolusam
Anadolu Stratejik Araştırma Merkezi - ANADOLUSAM
İletişim
Destek
© 2025. Tüm hakları saklıdır.