SURİYE'DE NELER OLUYOR? SURİYE TÜRKMENLERİNİN ÖNEMİ

3/18/20253 min read

Suriye'nin 2025 yılı itibariyle tahmini nüfusu 25. Milyon ;

Bakınız ; https://www.worldometers.info/world-population/syria-population/

Profesör Pierre Piccinin, Türkçeyi anadil olarak konuşan 1.5 milyon Türkmen varken anadili olarak Arapçayı benimseyenlerle birlikte Suriye Türkmenlerinin nüfusunun 3.5 ila 6 milyon arası olduğunu iddia etmiştir. Suriye Nüfusu ele alındığında son derece kayda değer bu rakamlara rağmen

Suriye Türkmen Meclisi Suriye'nin yeni Cumhurbaşkanı Ahmed El-Şara liderliğinde düzenlenen PYD gibi unsurların dahi davet edildiği Ulusal Diyalog Konferansı'na davet edilmedi. Oysa Suriyeli Türkmenler sürecin en başından beri Esad'a karşı muhalif halkın yanında yer almış ve birçok Şehit vermişti. Bakınız ; https://www.google.com/amp/s/www.ensonhaber.com/amp/dunya/suriye-turkmen-meclisinden-davet-edilmedigi-ulusal-diyalog-konferansina-tepki

Suriyeli Türkmenler yeni Suriye yönetiminde de yer alamamıştı.. Bölgede ki ve hatta bölge dışında ki birçok unsur masada yer alırken Suriyeli Türkmenler açıkca dışlanmaktadır. Peki bunun sebebi nedir? Bölgede ki bütün unsurlar arasında Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığı en tereddütsüz olan grup Suriyeli Türkmenlerdir. Yani yeni Suriye Yönetimi Suriyeli Türkmenler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni masada istemediği ilan ediyor. Bilindiği üzere yaşanan son siyasi gelişmeler sonucunda KCK'nın Türkiye kolu PKK Türkiye'de kendini fesih etmek üzere. Bu detaylara inilmesi gerekilen başka bir konudur bu konuyu daha sonra detaylı değerlendireceğiz. Türkiye de ki iktidarın akıl almaz hatasıyla PKK kendisini fesih ederek KCK'nın Suriye kolu PYD'ye katılacak ve bu şekilde hem kendini legalleştirmiş olacak hemde Suriyede ki etkinliğini arttırmış olacak. PYD ile dahi başetmekte zorlanan yeni Suriye Hükümeti güçlendirilmiş PYD'ye karşı daha fazla taviz vermeye mecbur kalacak . KCK grubu (PKK , PYD , YPG ) 'nin ise bölgede en büyük rakibi Türkiye Cumhuriyeti ve Suriyeli Türkmenler. Çünkü Türklerin o topraklarda hukuki hakkı var

Bakınız Misak-i Milli ;

https://www.google.com/amp/s/m.sabah.com.tr/egitim/misak-i-milli-nedir-ne-demek-misak-i-milli-sinirlari-kararlari-ve-maddeleri-e1-5933169/amp

Bu durumun önüne geçmek için şimdiden Suriyeli Türkmenleri ve Türkiye Cumhuriyeti'ni oyun dışında bırakma çalışmalarında bulunuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti burada var gücü ile Suriyeli Türkmenleri desteklemeli öncelikle Özerk Türkmen bölgesi konusunda diretmeli başarılamıyorsa yeni yönetimde Türkmenlerin aktif rol almasi için masaya yumruğunu vurmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti için her zaman kendisi için tehtid olacak Arap veya Kürt Devletleriyle değil Türkmenlerle komşu olmak sınır güvenliği açısından hayati elzem taşır.

İsviçre Kürt Enstitüsü adına kurumun başkanı Muhammed Karwani tarafından derlenen ve Rûdaw ile paylaşılan verilere göre, Bölgede ki Kürt nüfusu şöyle:

1 - Türkiye: 32,812,439

2- İran : 18,281,137

3- Irak ; 7,949,571

4- Suriye : 3,642,117

Bakınız ;

https://www.google.com/amp/s/www.rudaw.net/turkish/kurdistan/050520226-amp

ABD ve İsrail'in bölgede müttefik olarak gördüğü Kürtler İran , Irak , Suriye ve Türkiye çevresinde Kürdistan Devletini kurdukları takdirde 32 milyon Kürt nufusu barındırdığını iddia ettiği Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir risk taşıyacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devletin bütünlüğünü ve güvenliğini herhangi başka bir Devlet veya grubun insiyatifine bırakamaz. Kardeşlik , dostluk naralara boşadır çünkü Devletler arasında kardeşlik veya dostluk olamaz. Uluslararası İlişkiler çıkarlar üzerine kurulur bunu ikili insan ilişkileri ile bağdaştırmak ahmaklık olacaktır. Devletler çıkarlarını korumak üzere politikalar üretir ve üretmek zorundadır bu Uluslararası İlişkilerin gereğidir. Duygusal bakılamaz hislerle hareket edilemez. Bugün kanlı bıçaklı olduğunuz bir Devlet ile yarın çeşitli anlaşmalarda bulunabilirsiniz. Bu tabi Siyasetçiler için güvenilmezlik algısı yaratıyor. Örneğin ; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçmişte Mısır , Suriye gibi Devletlerin Liderleriyle gitgelli ilişkileri sebebiyle birçok eleştiri aldı fakat bu bir Devlet adamı için işin gereğidir. Şahsi bir mesele değildir. Dün Devletin çıkarları doğrultusunda farklı bir yol izlenmesi gerekmiştir değişen konjonktür bugün sizi bambaşka bir yol izlemek zorunda bırakmıştır. Devlet insan değildir o sebeple his ve duygu aranması yanlış olacaktır. Bu sebeplerle ; "Devletlere güvenilmemelidir ; Çünkü her Devlet günün sonunda çıkarları doğrultusunda hareket edecektir.Türkiye Cumhuriyeti tam da bu sebeplerle sınırlarında bir Kürt devleti kurulmasına ve Arap-Kürt işbirliği ile Türkmenlerin dışlanmasına müsaade etmemelidir. "